Aklımda kaldığınca, Ülkü Tamerin bir şiirinde:
‘Hem dersini bilmiyor
Birde şişman üstelik’
Diye iki dize vardır. Şiir yayınlandığı yıllarda, sanatçı dostlar arasında çokca yinelenirdi bu iki diz, en çok rahmetli Ali Özoğuz tarafından. Ali Özoğuz çok genç denebilecek yaşta, şişmanlığın da etkisiyle yaşamını yitirdi. Ülkü Tamer’in dizeleri, bir bakıma; tembel, zengin ve şişman çocuk imajını yaratıyor. Güleç iki dize bu.
Sineme sanatının güldürü türünde ‘şişman ve sıska’ zıtlığı Stan Laurel, Oliver Hardy filimleriyle altın çağını yaşamıştır. Sessiz ve sesli sinema dönemlerinde cekimi süren bu filimlere olan bu ilgi bu günde yitirilmemiştir. Bu filimler, dünya televizyonlarının vazgeçemeyecekleri sevimli yapımlardır.
Burada şişman ve zayıf karşıtlığı bir görsel güldürünün temelini oluşturur. Şişman Hardy’in zayıf Laurel üzerindeki baskı ve eğemenliği sürekli göze çarpar. Acımasız bir şişman tipi olmamakla birlikte, çoğu kez şişmanlığın cilvelerinden kaynaklanan durumlarda acınacak bir duruma düşer. Burada şişmanlık salt görsel bir durum olarak güldürü ögesiöğesi değildir. Şişmanlığın getirdiği davranış bozuklulkarı ile her iki tipin ortak özelliği olan sakarlık sonucu oluşan eylemler güldürüyü oluşturur.
Çizgi sineme sanatında yıllar öncesine uzanan bir geçmişi vardır ‘Popeye’nin. Ülkemizde ‘Temel Reyis’ olarak bilinen bu küçük filimler diziside, şişman –zayıf ikilemine dayanan bir karşıtlığın görselliğini sürekli kullanır. En güç durumlarda yanından ayırmadığı ıspanağı sayesinde kurtulan Temel Reyis, sevgilisi Safinaz ve kaba kuvetin temsilcisi Kaba Sakal üçlüsü olayların baş kişileridir. İyilik ve yardım severliğin simgesi, ıspanağını yedikten sonrada dünyanın en güçlü erkeği olan Temel ile; acımasız ve her koşulda Safinazı ele geçirmeye çalışan Kabasakalın amansız mücadelesidir, Popeye filimleri. Buradaki şişmanlık öğesi iticilik, kaba kuvvet, kabalık uyandırmaya yöneliktir. Ama sonuçta sürekli kazanan celimsiz Temel’ dir.
Politik sinemanın temel yapıtlarında şişman adam patron tipiyle özdeşleşir. Bu türün baş yapıtlarından sayılanS.M Eisentein’ın GREV filminde bu açıkca görülür. Bir bakıma amerikan patron tipine yakın, ağzından puro düşmeyen, şişman (günlük konuşma değimiyle: ensesi kalın) tipler oluşturur Eisenstein.
Şişmanlık görsel olarak, karikatür sanatında hem çok hemde çok amaçlı kullanılan bir öğedir. Türk karikatür tarihine göz atacak olursak, karikatür sanatında tipleştirmenin, Cemal Nadir’in Amcabey tipi;şişman kısa boylu, sevimli bir tiptir.
Turan selcuk’ta şişman tipinin bir örneği, günlük karikatürlerindeki şişman politikacı oluşturur. Genelde, çıkarcı bir politikacı tipini, Gözlüklü Sami ile eşdeğerli bir görünümde çizer.
Yazın sanatında doğrudan şişmanlığı konu edinen bir yapıtı anımsamıyorum. Ama Andre Maurois’nın ‘ŞİŞKOLARLA SISKALAR’ adıyla, Ülkü Tamer tarafından dilimize uyarlanan kitabının kahramanları yanlızca şişkolarla sıskalardır. Bu kişilerin yaşadıkları yerler ise KEMİKİSTAN ve GÖBEKİSTAN’ dır. Bu kitap, sanırım şişko ve sıska insanlar üzerine yazılmış en keyifli, ironik, insancıl, barış ve özlemle dolu bir yapıttır.