Çocuklarda Sıvın Viskozitesinin Değiştirilmesi

Yutma bozukluğu olan çocuklarda sıvı modifikasyonları, sıvı aspirasyonu olan çocuklarda güvenli yutmanın sağlanarak tüple beslenmeye bağımlılığın azaltılması,  akciğer enfeksiyonlarının önlenmesi ve buna bağlı hastane yatışları ve bakım giderlerinin azaltılmış açısından yardımcı olmaktadır.

Çocuklarda sıvı viskozitesinin değiştirilmesine yönelik uygulamalar, yetişkin bireylere benzerdir. Aletsel değerlendirme sonrası sıvı aspirasyonu olan saptanan hastalarda genellikle nektar bal (DDSI düzey 2-3 düzeyinde koyulaşmış sıvılar aspirasyonu önlemek açısından yeterlidir. Bu düzeyden daha koyu olan sıvılar hastanın tedaviye uyumunu azaltmakla birlikte özellikle nörolojik bozukluğu olan ve kas kuvveti yetersiz olan çocuklarda yutma sonrası kalıntıya bağlı aspirasyon riskini artırabilmektedir. Çocuklarda da sıvı modifikasyonlar tek başına uygulanma mali, mutlaka yutma rehabilitasyonuna eşlik etmelidir.

Bebeklik döneminin aksine çocuklarda (1 yaş üzeri) sıvı kıvamının artırılması için hem modifiye nişasta hem de gam yapısındaki (zantan gamı  vb) kıvam arttırıcılar güvenli bir şekilde kullanılmaktadır. Kıvam arttırıcıların nasıl kullanılacagı aileye uygulamalı olarak açıklanmalıdır. Kıvam arttırıcı kullanımı sonrası hastanın uyumu, hidrasyon durumu, sivi tüketimi, gastroin- testinal yakınma durumu ve aspirasyona ilişkin semptomlar değerlendirilmeli ve en geç 3ay içerisinde aletsel değerlendirme tekrarlanmalıdır.

Besin Yapısının Değiştirilmesi: Çiğneme, katı besinlerin öğütülüp yumuşamasını ve yutma için hazır hale getirilmesini sağlayan ritmik bir oral motor aktivitedir çiğneme büyüme ile  gelişen bir beceridir. Normal gelişimi olan bebeklerde doğumdan sonra 6. ayda tamamlayıcı besinlere geçişle birlikte çiğneme becerileri gelişmeye başlarken, 9. aya gelindiğinde çiğneme için gereken koordineli hareketlerin çoğu kazanılmış olur. Nörogelişim gelişme geriliği olan ya da oral motor becerileri zayıf olan çocuklarda bu süreç uzayabilir. Çiğneme bozukluğu olan çocuklarda genellikle besin reddi, besini ağızın dışına itme, çiğnemeden yutmaya çalışma, besini alır almaz öğürme ve yutma sırasında boğulma ya da tıkanma gibi davranışlar izlenir. Çocuğun yeterli enerji ve besin ögesi alabilmesi için sıvı ya da yarı-katı (püre, yoğurt kıvamı vb) besinlerin yanında katı besin alımı da şarttır. Bu nedenle çiğneme fonksiyonuna ilişkin sorunların erken dönemde fark edilerek tedavi edilmesi çocuğun büyümesi ve oral motor becerilerinin açısından önemlidir.

Yutmanın oral fazını etkili bir şekilde gerçekleştiremeyen çocuklarda kati besinleri çiğneme. tükürük ile karıştırma ve yapışkan bolus haline getirerek oral kalitenin arka tarafına iletmede zorluk görülür Besinin yeteri kadar iyi çiğnenememesi, havayoluna besin kaçarak boğulma riskini arttırır. Bu riskin azaltılması için katı    besinlerde yutma güçlüğü  olan hastalarda besin yapısının çiğneme gerektirmeyecek ya da daha az çiğneme gerektirecek düzeye getirilmesi gereklidir Bu hastalarda yumuşak ve sulu besinler yutma güvenliğini arttırır  diş sayısının yetersiz olmasa ve nörolojik sorunlar kati besin aspirasyonuna yol açan nedenlerin başında gelmektedir.

Genel olarak katı, sert ve besinler daha çok çiğneme gerektirmesi, çiğneme süresinin  uzun olması, yutma sırasında daha fazla kas gücü ve efor gerektirmesi ve yutma sonrası farinkste kalıntı riskinin daha fazla olması nedeniyle en sık sorun yaratan besinlerdir. Buna karşın, püre blenderize besinlerin çiğneme süresi daha kısadır, daha az çiğneme gerektirir ve çiğneme için daha az kas gücüne ihtiyaç duyulur. Yapışkanlık, kayganlık. Lokmanın büyüklüğü  ve şekli de yutma güvenliğini etkileyebilir.

oral faz sorunu olan çocuklarda katı besin aspirasyonuna (bogulma) iliskin riski azaltmak için kati besinlerin çiğneme gerektirmeyecek ya da daha az çiğneme gerektirecek düzeye getirilmesi  ğereklidir. optimal besin kıvamının belirlenebilmesi için kapsamlı bir klinik yutma değerlendirmesi yapılmalı ve çocuğun farklı yapıda ki besinlere olan toleransı incelenmelidir. çocuğun mevcut çiğneme becerisine en uygun ve en düşük katılık düzeyinden başlanmalıdır (örneğin sulu püre/koyu püre kıvamı vb), eşzaman olarak uygulanan çiğneme egzersizleri sonrası katılık düzeyi kademeli olarak arttırılmalıdır (sulandırılmış püre koyu püre-ince kıyılmış yumuşak ezilmiş-kati vb. Sulandırılmış besinlerde enerji ve besin ögesi yoğunluğu katı besinlere göre daha düşük olduğundan bu tip besinlerle beslenen çocuklarda aileden sıkça besin tüketim kaydı alınmalı ve gerektiğinde kati besinlere geçene kadarki süreçte besin zenğinleştirilmesi  yapılmalı veya modüler ürünler ve oral beslenme destek ürünleri ile çocuğun besin alam desteklenmelidir.

SONUÇ Yutma bozukluğu, başta nörolojik hastalığı ya da gelişme geriliği olan çocuklar olmak üzere pediatrik popülasyonda yaygın görülen, aspirasyon pnömonisi, malnutrisyon ve dehidratasyon gibi ciddi komplikasyonlar olan ve tedavi edilmediğinde çocuğun yaşamını tehdit eden, büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkileyen ve ailenin yaşam kalitesini düşüren önemli bir semptomdur. Yutma bozukluğunun neden olduğu komplikasyonlar göz önünde bulundurulduğunda, erken tanı ve tedavinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Yutma fizyolojisinin değiştirilmesini hedefleyen rehabilitasyon ve cerrahi yöntemlerin yanında, besin yapısı ve sıvı  kıvamının modifiye edildiği  diyetler de yutma bozukluğu tedavisinin temelini oluşturmaktadır. Yapı ve kıvam açısından modifiye edilmiş diyetler yutma esnasında aspirasyon riskini azaltarak, hasta rehabilite edilinceye kadar yutma güvenliğinin arttırılmasını, tüple beslenmeye bağımlılığın azaltılmasını ve oral alımın mümkün olabildiğince devam edilmesini sağlayarak, çocuğun beslenme becerilerini, büyümesini ve ailenin yaşam kalitesini iyileştirmektedir.

 

Leave a Comment